31 Mart 2020 Salı

GÜLEK KARBOĞAZI KUVAYİ MİLLİYE ANITI

Pozantı’da mahsur kalan Fransız kuvvetleri Pozantı’da Kuvayi Milliye milisleri tarafında her gün taciz edilmekteydiler. Bu nedenle Pozantı’da tutunamayacaklarını anlayan Fransızlar bir yarma hareketiyle Pozantı’daki ablukan kurtulup Namrun ve Gözne yaylalarını geçerek Mersin’e gitmek istiyorlardı. Bu planı 25 Mayıs 1920 tarihinde uygulamaya koyan, nişan sahibi tabur komutanı Binbaşı Menil, ordusuyla yola koyulmuş, yolda tesadüf ettiği Kumcu Veli’yi ve Gülekli Hatice’yi yanına rehber olarak almıştır. Tekir’e gelen Fransızlar, şoseden ayrılmışlar, Kumcu Veli’nin ısrarıyla Elmalı boğazına doğru, patika yolu takip etmişlerdir. Bu yol Kumcu Veli ve Gülekli Hatice sayesinde Fransızların ölüm yolu olacaktır. Gülek’e haberi götüren Gülekli Hatice’dir. Karboğazı’na giren Fransızlar artık ölüm boğazına girmişlerdir. Boğaz, dik yamaçlı, dar bir deredir. Derenin iki yakasına on yedişer kişi pusuya yatmış, arkadan gelen on kişi de düşmanın geriye dönüşünü engellemiştir. Açılan ateş sonunda düşman, canının derdine düşmüş, cephanelerini ve katırlarını bırakarak Teke yaylasına ve Yılan ovasına doğru kaçmaya başlamışlardır. Canlı kalan Fransızlar, ertesi gün Karaisalı’dan gelen ve Kara Afet lakaplı Binbaşı Hasan AKINCI’ya teslim olmuşlardır. Gülek’li kahramanlar, aldıkları esirleri Gerlez semtine getirmişler, etli bulgur pilavı ve ayran ikramında bulunmuşlardır. Bu olayı temsil eden resim bugün Anıtkabirin Kuvayi Milliye müzesinde yer almıştır.
Karboğazı savaşı, Çukurova’nın kurtuluşunda bir dönüm noktasıdır. Karboğazı savaşı dünya savaş tarihinde eşine rastlanmayan bir kahramanlık destanıdır. Daha sonra yapılacak Ankara antlaşmasının temelini oluşturur. Karboğazı’na Kuvayi Milliye anıtı dikilerek, kahramanlar ve bu zafer ölümsüzleştirilmiştir.

Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı

ESHAB-I KEHF

Tarsus'un kuzeybatısında 14 km. uzaklıkta Dedeler Mahallesindedir. Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen bu mağara Müslüman ve Hıristiyanlarca kutsal sayılır. Mağaraya 15 basamaklı merdivenle inilir.

Eshab-ı Kehf Mağarasına ait bir efsane halk arasında anlatılır; "Mitolojik tanrılara inanışın, gücünü kaybettiği dönemlerde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hıristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adında yedi genç, Putperestliğe dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çıkarılmışlar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bağlı kalmalarını, aksi takdirde kendilerini öldürteceğini söyleyerek birkaç günlük zaman vermiş. Köpekleri Kıtmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden faydalanarak kaçmışlar ve bu mağaraya sığınmışlar. Allah tarafından kendilerine 300 yıl süre bir uyku verilmiştir. İlk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamanı geçmiş para yüzünden yakalanır. Yakalayan parayı nerede bulduğunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalnız olmadığını yedi arkadaşıyla beraber mağarada kaldığını söyler. Onunla birlikte mağaraya geldiğinde yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey görmemiştir. Bu nedenle burası Yedi Uyurlar Mağarası diye de anılır."

Halk arasında ziyaret dağı olarak bilinen dağ, konik biçimi ve topografik görünümü itibariyle doğal bir özellik arz eder. Mağara 300 m2 büyüklüğünde 10 m yüksekliğindedir. Mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-ı Kehf Mağarasının yanına Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında bir mescit yaptırılmıştır.

ST. PAUL KUYUSU

Tarsus İlçe Merkezinde, Kızılmurat Mahallesinde Cumhuriyet Alanının yaklaşık 300 m kadar kuzeyinde, eski Tarsus evlerinin yoğun olduğu bölgede, öteden beri St. Paul'un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan kuyu, St.Paulus Kuyusu olarak bilinir. Bu evin bahçesinde yakın zamana kadar yapılan küçük bir kazı çalışmasında bazı duvarlar ortaya çıkarılmıştır. St.Paulus'un Hıristyanlık için önemine bağlı olarak, bu kalıntıların ve kuyunun çok eskiden beri kutsal sayılması, kentte yakın zamana kadar yaşayan Hıristiyan cemaatinin inancının izleri olarak yorumlanmaktadır.

Halen çevre düzenlemesi ve çevre istimlakleri yapılmış olan kuyunun çapı 1.15 m.dir. Ağız taşının silindir biçiminde olmasına karşın, asıl kuyu gövdesi kare biçimindedir ve dörtgen kesme taşlarla yapılmıştır. Derinliği 38 m olan kuyunun suyu yaz- kış hiç eksilmez. Kudüs'e hacı olmak için yöreden geçen Hıristiyanlarca kutsal sayılan bu kuyu suyundan içilir. Bunun yanı sıra yapılan kazı çalışmalarında St.Paulus'un doğduğu ev olarak tahmin edilen evin taş duvarları St.Paul Kuyusu'nun hemen yanında gün ışığına çıkarılmıştır.

30 Mart 2020 Pazartesi

Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası

Tarsus'un 12 km kuzeyinde bulunan Eshabı Kehf mağarası, Hristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir. Mağara dört köşe olarak kayadan yulmuştur ve 15-20 basamakla girilir.
O Mağaranın üstünde 1873 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan camiye sonradan üç şerefeli bir de minare eklenmiştir. Eshabı Kehf diye adlandırılan ve kutsal kişiler olarak bilinen, Hristiyanlarca 7, Müslümanlarca 8 evliya olarak kabul edilen Yelmiha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Debernuş ve Kefeştetayuş adındaki yedi genç ve köpekleri Kıtmir'e ait söylencenin çeşitli versiyonları vardır.
Bazı değişikliklerle birlikte bunların hepsinde anlatılan ortak söylence şöyledir. St. Paulus'un Hristiyanlık kurallarını yaydığı tarihlerden uzun bir süre sonra, Arap kaynaklarında Takyanus olarak geçen (Diocletianus?) Roma imparatoru Tarsus'a gelmiş ve çok tanrılı dönemde tek tanrıya inandıkları için bu gençleri huzuruna çağırarak, onlara Roma dinine bağlı kalmalarını, aksi taktirde kendilerini öldürteceğini söylemiştir. Tek tanrıya inançlarından vazgeçmek istemeyen bu gençler,imparator tarafından verilen bir kaç günlük zamandan yararlanarak Tarsus yakınlarındaki bu mağaraya sığınmışlar ve orada mucizevi bir şekilde 300 yıl süren bir uykuya yatmışlardır, içlerinden ilk uyanan Yemliha, yiyecek almak için kente gittiğinde, elindeki paranın çok eski ve anlattıklarının akla uygun olmadığı anlaşılınca, onunla beraber mağaraya giderler.

                                           

29 Mart 2020 Pazar

Refah Şehitleri Anıtı

Mersin’de yakın tarihe ait en önemli eserlerden biri olarak kabul edilen Refah Şehitleri Anıtı, II. Dünya Savaşı’nda yaşanan bir faciada batan Refah Gemisi’nde şehit düşen 167 askerin anısına yapılmış.
Subay, astsubay ve erlerden oluşan 199 kişilik mürettabat Mersin’den Port Said’e giderken Karpat Burnu yakınlarında torpillenerek batmış ve askerlerimiz şehit olmuş. Atatürk Parkı içinde bulunan anıt Mersin’in en önemli simgelerinden.
Refah Şehitleri Anıtı

23 Mart 2020 Pazartesi

Tarsus Şelalesi

Adana’dan Mersin’e doğru gelirken ilk durak Tarsus. Eğer Adana üzerinden geliyorsanız ilk olarak Tarsus’ta yazdığım yerleri görün. Tarsus’un kuzeyinde Berdan Çayı üzerinde bulunan Tarsus Şelalesi, bölgede yaşayanların nefes aldığı yerlerden.
Mesire alanı olarak değerlendirilen bu şelale çevresi özellikle haftasonları ilgi görüyor. Roma döneminde mezarlık olarak kullanılan bölgede sular çekildiğinde tahrip olmuş mezar yapıları görülebiliyor. Tarsus gezilecek yerler arasında bulunan şelale, sadece Tarsusluların değil çevre illerden vatandaşların da ilgisini çekiyor.
    

19 Mart 2020 Perşembe

ASTIM MAĞARASI - SİLİFKE

Silifke‘nin Narlıkuyu Mahallesi'nde bulunan astım mağarası, Cennet çöküğünün 300 metre güneybatısındadır. İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve dikitlerle süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım – Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derecedir.

18 Mart 2020 Çarşamba

Yumuktepe Höyüğü

Dünyada tarımın ilk yapıldığı yerler arasına adı geçen Yumuktepe Höyüğü‘nün tarihi geçmişi MÖ 7,000 yılına kadar uzanıyor. Neolitik çiftçilerin kurduğu kent, insanoğlunun tarımsal üretim modellerini gözlemlemek için de oldukça önemli bir yapıda.
Tarih boyunca bölgedeki diğer kentlerle sıkı bir ilişki içerisinde olan şehir, dünyada tarımın ilk yapıldığı yerler arasında. Höyükten çıkarılan eserler Mersin Müzesi‘nde sergileniyor. Höyükte etkileyici pek bir şey kalmamış olsa da böylesi bir yeri gözlerinizle görmenizi tavsiye ederim.
                        

16 Mart 2020 Pazartesi

Kızkalesi – Erdemli

Kızkalesi Erdemli’deki en bilinen turistik yerlerden biri. Erdemli’de diye geçse de aslında Erdemli’ye 23 kilometre uzaklıkta, Mersin’e ise yaklaşık 60 kilometre. Kızkalesi bazı yerlerde Deniz Kalesi olarak da geçebiliyor bu yüzden o şekilde duyarsanız kafanız karışmasın. 
Bu kalenin efsanesine gelince aslında Kız Kulesi’nin hikayesiyle birebir aynı. Bilmeyeniniz azdır ama yine de hatırlatalım. Zamanında bir kahin, krala kızının yılan tarafından sokulup öldürüleceğini söylüyor. Kral da kızını kurtarabilmek amacıyla denizin ortasına bir kale yaptırıp kızını oraya yerleştiriyor. Kaleye giden bir üzüm sepetine gizlenen yılan da kızı sokup öldürüyor. Daha gerçek hikayelere dönecek olursak bu ada eskiden korsanlar tarafından kullanılıyormuş ve kaleyi de Bizanslıların yaptığı düşünülüyor. Ortadaki yapı ise saray. Ayrıca diğer bir iddia da Kızkalesi’nin sahildeki Korykos şehrini denizden gelecek tehlikelere karşı korumak amacıyla yapıldığı. Tarihi araştırmalar sonucunda bu kaleye son yüzyıllarda Selevkoslar’ın, Bizanslılar’ın, Selçuklular’ın, Ermenilerin, Fransızların (Kıbrıs Krallığı), Karamanoğulları’nın ve Osmanlılar’ın dönem dönem ev sahipliği yaptığı söyleniyor.
Kızkalesi karaya yaklaşık 600 metre uzaklıkta yani bayağı yakın, bu yüzden gitmek için ya yüzmelisiniz ya da deniz bisikleti kiralayabilirsiniz. Biz deniz bisikleti kiraladık ama yüzüp gelenler de vardı yani gözünüzde büyümesin. Bu arada denizi de gerçekten muazzam, bizim de bisikleti oracıkta bırakıp yüzesimiz gelmedi değil!  Deniz bisikletini kiralamanın saati 20 TL, yaklaşık 10-15 dakikada kaleye varabiliyorsunuz bisikletle. Varınca da kaleyi gezmek 15 dakika falan sürüyor. 

14 Mart 2020 Cumartesi

Yerköprü Şelalesi’ni Gör -Mut

Mersin’deki en etkileyici keşfimiz açık ara Mut İlçesi’ne bağlı Yerköprü Milli Parkı içinde bulunan Yerköprü Şelalesi. Bizce Mersin’in turizm çalışmalarında en öne çıkarılası güzelliği, zaten doğa anıtı olarak korumaya alınmış. Şelaleyi görmek için biraz efor sarf etmeniz gerekiyor; 1) Ermenek yolu üzerinde, yani Mersin’de gezmek isteyeceğiniz diğer şeylerden çok daha sapa bir yerde,  2) Milli Park’a vardıktan sonra kanyonun içindeki şelaleye ulaşmak için 30-45 dakika yürümeniz gerekiyor. Giderken yokuş, dönerken tırmanış. Ama o kadar güzel bir kanyonda yürüyorsunuz, o kadar etkileyicisi yerlerden geçiyorsunuz ki hiç gocun muyorsunuz. Arabayla parka giriş 12 TL.

                                

11 Mart 2020 Çarşamba

St. Paul Kilisesi

M.S 11-12.Yy arasında yaptırıldığı düşünülen kilise Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunuyor. Hristiyanlığın en önemli azizlerinden biri olan Tarsus doğumlu Aziz Paul’a adanan kilise, daha sonradan St.Paul Anıt Müzesi’ne döndürülmüş. Hristiyanlar için önemli hac noktalarından olan kilise, tarihi dokusuyla sizi de etkileyecek.
Ziyaret Saatleri: 08:00-17:00
Giriş Ücreti: 6 TL.

         

10 Mart 2020 Salı

Soli Antik Kenti - Mersin

Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı olan Viranşehir’deki antik kent, M.Ö 700 yıllarında yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlanmış. Soloi, Solipolis ve Pompeipolis isimleriyle de anılan kente, Persler, Makedonya İmparatorluğu, Selevki İmparatorluğu tarafından hükmedilmiş. Kalıntıların bazıları hala sağlam. Özellikle 41 sütundan oluşan alanı mutlaka görmelisiniz.

                         

9 Mart 2020 Pazartesi

Kleopatra Kapısı - Tarsus

Bizans Dönemi'nde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyordu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için İskele Kapısı ismini takmıştır. Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır. Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6.17 metre derinliği ise 6.18 metredir. Tarsus'un 18.'nci yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır. Mısır'ın ünül kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karşılanmışlar ve Deniz Kapısı'ndan şehre geldiği söylenir. Bu nedenle Deniz Kapısı'na Kleopatra Kapısı da denir.

Kanlıdivane Antik Kenti – Erdemli

Kanlıdivane, M.Ö. 3. yüzyılda kurulmuş Olba Krallığı’nın antik şehri ve kutsal yerleşim yeri. Korkunç bir rivayete göre şehrin ortasında bir...